TR
  • English
  • Türkçe
  • فارسی
  • español, castellano
  • Français
  • русский язык
  • українська
  • العربية
  • Deutsch
  • Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma planları kapsamında sunduğu “sıfır atık” kararının, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda kabul edilmesiyle tüm dünyada, bu yıl ikinci kez “30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü” ile bu alandaki farkındalığa dikkat çekiliyor. 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde, atıkları kontrol altına alarak gelecek nesillere temiz ve yaşanabilir bir dünyanın bırakılması için ortak bir çabaya işaret ediyor.

    Türkiye’nin girişimleriyle uluslararası alanda farkındalık yaratan Sıfır Atık Hareketi, tüm dünyada israfın önlenmesi, çevreye zarar veren atıkların miktarının düşürülmesi, geri dönüşüm oranlarının arttırılması, ekonomik tasarruf sağlanması, doğal kaynakların etkin bir şekilde kullanılması ve tüm bu girişimler ile sürdürülebilir kalkınmanın desteklemesini öneriyor.

    Atıksız ve İsrafsız Türk Mutfağı

    Atıksız yaşamın en önemli ayaklarından biri de atıksız mutfak. Çünkü günlük hayatta mutfakta değerlendirilen her bir atık, atıksız bir toplum ve dolayısıyla daha iyi bir dünya için de atılan da bir adım. Sürdürülebilir gıda ve gelecek için temel unsurlardan olan sıfır atık mutfak anlayışı hem ekolojik hem de kültürel bağlamda sürdürülebilir bir mutfak olan Türk mutfağının temel dinamikleri arasında.

    Türkiye’nin bereketli coğrafyası ve Anadolu’nun zengin kültür mirasından beslenen kadim Türk mutfağı, her şeyin değerlendirildiği ve özünde israfı barındırmayan bir mutfak. Asırlık geleneksel tarifleri, lokal malzemelerle, aslına uygun reçetelerle sunan Türk mutfağı, yüzyıllardan bu yana kendiliğinden ve doğal olarak atıksız bir çerçeveye sahip. Çünkü Türk mutfağında artan her bir ürün bir başka tarife dönüştürülüyor. Örneğin sebzelerin kabukları salata ya da ayrı bir yemekte değerlendirilirken; meyvelerin kabuklarından ise çeşitli reçeller yapılıyor. Yine aynı şekilde bayat ekmekten sayısız yemek ve tatlı yapılırken; artan pilavlar ise ya çorbalarda ya da sütlaç tatlısında değerlendiriliyor. Bu sayede de atıksız Türk mutfağı sadece gastronomik bir deneyim sunmakla kalmıyor; aynı zamanda çevresel ve sosyal sorumlulukları da gözeten, besin kaynaklarının daha efektif bir şekilde değerlendirildiği bir yaşam tarzını özendirerek sürdürülebilir bir gelecek için de önemli bir rol oynuyor.

    Türkiye’nin Sürdürülebilir Turizm Programı ve Turizmde Sürdürülebilir Dönüşüm

    “30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü” ile tüm dünyada bir farkındalık oluşmasına katkı sağlayan Türkiye, son yıllarda turizm sektöründe kapsamlı bir sürdürülebilir dönüşüm de başlatmış durumda. 2022 yılında sürdürülebilir seyahat ve turizm için küresel standartları belirleyen ve yöneten “Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi” (GSTC) ile hükümet nezdinde anlaşma yapan dünyadaki ilk ülke olan Türkiye, Sürdürülebilir Turizm Programı doğrultusunda bir adaptasyonu kolaylaştıran ve örnek alınan bir yol haritasına sahip. Konaklama tesisleri ile başlayan program kapsamında tur operatörleri ve destinasyonlar da yer alarak ve sürdürülebilirlik prensiplerinin tüm turizm ekosistemine entegre edilmesi hedefleniyor. 25 Mart 2024 itibarıyla, Türkiye’de belge/sertifikalı konaklama tesisi sayısı toplam 17.393 ve  sertifikalı konaklama tesisi sayısı 871’e ulaşırken; 2030 yılına kadar Türkiye’deki tüm tesislerin “Sürdürülebilir Turizm Sertifikası”na sahip olması hedefleniyor. Öte yandan Türkiye Sürdürülebilir Turizm Programı’nın da gerekliliklerinden biri olan atık yönetimi (atıkları azaltmak, ayırmak, yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek), aynı zamanda çevrenin korunması için Sıfır Atık Hareketi’nin de şartları arasında yer alıyor. Dolayısıyla yasal düzenlemeler ile yürütülmekte olan Sürdürülebilir Turizm Programı ile Türkiye’nin sıfır atık çabası güçleniyor; sürdürülebilir kentler ve turizm için önemli bir örnek teşkil ediyor.

    Yeşil ekosistemiyle bir yeryüzü harikası olan Türkiye, mavi sularını da çevre etiketleri ile uzun yıllardır tescilliyor. 551 Mavi Bayraklı plajıyla dünyanın en önemli çevre etiketlerinden olan Mavi Bayrak kapsamında en çok Mavi Bayrak’a sahip olan üçüncü ülke olarak örnek olmaya devam ediyor. Son yıllarda kültürel sürdürülebilirlik alanında da büyük bir atılım içerisinde olan Türkiye, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kayıtlı 21 miras alanı, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ndeki 30 unsuruyla dünyada en çok unsur kaydettiren 2. ülke konumunda yer alıyor. Arkeoloji alanında yapılan çalışmalar ile de tarihsel bir dönüşümün içerisinde olan Türkiye, 2023 yılında 720 kazı çalışmasına imza atarken 2024’te bu sayıyı 750’ye, 2026’da ise 800’e çıkarmayı hedefliyor.