TR
  • English
  • Türkçe
  • فارسی
  • español, castellano
  • Français
  • русский язык
  • українська
  • العربية
  • Deutsch
  • Türkiye’nin hareketli metropolü İstanbul, tarihi mekanları, canlı sosyal hayatı, müzeleri, sanat ve kültür etkinlikleri ve eşsiz gastronomi deneyimleriyle ziyaretçilerine çok katmanlı bir seyahat deneyimi sunuyor. İstanbul'un zengin mirası, onu ziyaretçiler için ikonik bir durak haline getiriyor ve şehrin sanat ve kültürel merkezleri de cazibesini korumasını sağlıyor.  Bu olağanüstü kültürel mirası keşfetmek içinse İstanbul sokaklarının gezginleri götüreceği belli başlı merkezler bulunuyor. Güzel yaz günlerinde İstanbul’da tarih, kültür ve sanatı bir arada yaşamak isteyenler için İstanbul’un en ünlü müzelerini meraklıları için bir araya getirdik.

    Yenilenen Yüzüyle İstanbul Modern

    Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş̧ sanat müzesi olarak kurulan İstanbul Modern Sanat Müzesi, Karaköy’de Boğaz’ın kenarına inşa edilen yeni binasıyla şehirde mutlaka deneyimlemesi gereken durakların başında geliyor. Eski müze yapısıyla aynı konumda, Galataport İstanbul’un sahası içerisinde bulunan yeni İstanbul Modern binasının tasarımında, mimarlık dünyasının Nobel’i konumundaki Pritzker ödüllü mimar Renzo Piano’nun imzası bulunuyor. Boğaz’ın ışık yansımalarıyla pırıldayan sularından ilham alınarak tasarlanan bina, günün her saatinde değişen güneş ışığı ve sudan gelen yansımalarla oluşan ışık ve gölge oyunlarıyla oldukça özel bir mekân. Farklı disiplinlerde üretim yapan uluslararası ve yerel sanatçıların işlerinin sergilendiği İstanbul Modern, sürekli ve süreli sergi alanlarında, yenilikçi ve disiplinler arası bir anlayışla Türkiye ve dünyadan modern ve çağdaş sanat sergilerini sanatseverle buluşturuyor. İstanbul Modern’in yeni binasındaki bir sergiyi gezdikten sonra; mekânın kafesine çıkıp baş döndürücü İstanbul manzarasına karşı kahvenizi yudumlamayı unutmayın!

    Arkeolojinin Hayat Bulduğu Yer

    Topkapı Sarayı’nın bahçesinde yer alan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, ev sahipliği yaptığı eserlerle dünyanın en zengin arkeoloji müzelerinden biri. “Arkeoloji Müzesi", "Eski Şark Eserleri Müzesi" ve "Çinili Köşk Müzesi" olmak üzere üç ana birimden oluşan komplekste, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisindeki medeniyetlere ait bir milyonu aşkın eser yer alıyor. Kompleksin ana binası konumundaki Arkeoloji Müzesi, aynı zamanda dünyada müze binası olarak inşa edilmiş ender yapılar arasında. Bu güzel müze, Arkaik Çağ'dan Roma Çağı sonuna kadar geçen sürece ait Didim-Milet Kutsal Yolu'nun Brankhit heykelleri, Kore ve Kouros (genç kız ve erkek) heykelleri, Halikarnasos Mausoleumu'na ait Aslan Heykeli, ünlü Bergama Zeus Sunağına ait Afrodit başı, Büyük İskender portresi, Roma devrinin üç büyük mermer kenti Aphrodisias, Ephesos ve Miletos'ta bulunan heykeltıraşlık eserleri de dahil birçok eseri barındırıyor. Müze aynı zamanda ilk müdürü olan ve Türkiye’de de müzeciliğin kurucusu olan, 19. yüzyıl arkeoloğu Osman Hamdi Bey’in başkanlığında gerçekleşen çok sayıda kazıdan çıkarılan esere de ev sahipliği yapıyor. Osman Hamdi Bey’in 1887-1888 yılları arasında, Sayda'da (Sidon) yaptığı kazılar sonucunda Sidon Kral Nekropolü'nden çıkarılan, dünyaca ünlü İskender Lahdi de bunlardan biri. Bu göz alıcı müzenin Gülhane Parkı’na bakan, açıkhava müzesi konumundaki harika kafesinde soluklanmak ve İstanbul'daki Neo-Klasik mimarinin en güzel ve görkemli örneklerinden olan binasının zarafetini seyre dalmak inanın sizin de hoşunuza gidecek…

    İkonik Eserler

    Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından kurulan Pera Müzesi, İstanbul’un kalbi İstiklal Caddesi'ne oldukça yakın bir konumda, Tepebaşı’nda yer alıyor. Mimar Achille Manoussos’un imzasıyla tarihi Bristol Oteli olarak inşa edilen ve bugün bir müze olarak konuklarıyla buluşan yapı, bugüne kadar çok sayıda önemli sergiye ev sahipliği yaptı. Pera Müzesi’nin “Oryantalist Resim” koleksiyon sergisi, 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Osmanlı yönetiminden esinlenen eserleri sergilerken; “Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri” Anadolu’nun ev sahipliği yaptığı birçok uygarlığa ait yaklaşık 10 bin objeye ev sahipliği yapıyor. “Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu” ise Türkiye'nin Kütahya bölgesinden gelen yüzlerce el sanatını gözler önüne seriyor. Müzeyi gezerken “Kaplumbağa Terbiyecisi” başta olmak üzere Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu’nda bulunan, Osman Hamdi Bey’in beş harika eserini görmenizi mutlaka öneriyoruz.

    Boğaziçi’nde Bir Müze Deneyimi

    İstanbul'da Boğaziçi'nin en eski yerleşimlerinden Emirgan'da yer alan Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) 1925 yılında İtalyan mimar Edoudard De Nari tarafından inşa edilen bir yapıda yer alıyor. Atlı Köşk adıyla da bilinen bina, 2002 yılından beri müze ve kültür merkezi konumunda. Masmavi Bogaziçi ile dünyanın en güzel manzarasına sahip müzelerinden biri olan SSM, süreli ve sürekli koleksiyonları başta olmak üzere, konservasyon ve araştırma birimleri, örnek öğrenme programları, konser, konferans ve seminerlerle çok yönlü bir müzecilik deneyimi vadediyor. Bahçesinde saatlerce vakit geçirebileceğiniz müzede zengin bir hat ve resim koleksiyonun yanı sıra dünyaca ünlü birçok sanatçının eserlerinin yer aldığı kapsamlı sergiler de yer alıyor. Sanat dolu saatler sonrasında müzenin harika bahçesinden Boğaziçi’nin muhteşem manzarasını izlemeden müzeden ayrılmayın...

    Türkiye'nin ilk plastik sanatlar müzesi binlerce eserle ziyaretçilerini bekliyor

    Türkiye'nin ilk plastik sanatlar müzesi olan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleri olan 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın sonlarına kadarki dönemin Türk sanat tarihine önemli bir bakış sunuyor. Müze koleksiyonunda 10.497 resim, 719 heykel, 257 seramik, 182 hat, on ikona ve bir enstalasyon bulunuyor.

    18 Temmuz 1937'de Dolmabahçe Sarayı'ndaki Veliaht Dairesi’nde kurulan müze, 20 Eylül 1937'de Mustafa Kemal Atatürk tarafından açıldı. 2007’de Dolmabahçe Veliaht Dairesi’nde başlatılan restorasyon nedeniyle kapanmış, koleksiyon 2011 yılında Tophane semtindeki Antrepo 5 binasına taşınmış, Sedad Hakkı Eldem yapısı olan bina, Mimar Emre Arolat’ın projesiyle müzeye dönüştürüldü. Antrepo 5’in çağdaş müzecilik anlayışına uygun biçimde tasarlanan yeni sergileme ve depolama alanları, yönetim birimleri, atölyeleri, kütüphane ve okuma salonlarının yapım süreci 2021 yılında tamamlanmış ve aynı yılın Aralık ayında düzenlenen “Serginin Sergisi II” ile Müze’nin açılış süreci başlatıldı.