Her mevsimde bambaşka tatillerin mümkün olduğu Türkiye’de, sizi karşılayacak olan göz alıcı güzelliklerden biri de bu toprakların antik dönemden beri sahip olduğu, ünlü hamam ve spa kültürü. Bu özel kültürü yeryüzünün en güzel coğrafyalarından biri olan Pamukkale’de deneyimlemek ise sadece bu coğrafyada yaşayabileceğiniz bir deneyim…
Türkiye’nin batısında; Ege Bölgesi illerinden Denizli’ye yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan Pamukkale, bembeyaz travertenleri, donmuş bir şelale benzeri, teraslar halindeki irili ufaklı havuzlarıyla eşsiz güzellikte bir yeryüzü harikası. Bu UNESCO mirası destinasyonda bulut tarlasını andıran ve masalsı görünüme sahip travertenlerin sıcacık havuzlarında yürümek ve mineralli sulara dokunmak ise dünyadaki en eşsiz deneyimlerden biri. Gelin, göz alıcı güzellikteki Pamukkale’yi daha yakından tanıyalım.
Masalsı Bir Doğa Harikası
Pamukkale, termal suyun oksijenle teması sonucunda meydana gelen kar beyazı travertenleriyle ölmeden önce görülmesi gereken yerler listesinde yer alıyor. Etkileyici görünümüyle olduğu kadar birçok hastalığa şifa olmasıyla da adından söz ettiren Pamukkale travertenleri, tarih ve doğanın kucaklaştığı nadir güzelliklerden. Bu nedenle her yıl dünyanın dört bir yanından milyonlarca kişi, hem travertenlerin harika manzarasının tadını çıkarmak hem de şifa bulmak için bu göz alıcı coğrafyanın yolunu tutuyor. Ancak travertenlerin büyük bölümünün oldukça hassas yapısı nedeniyle koruma altına alındığını da belirtmekte fayda var. Ziyarete açık travertenlerin, yer yer teras biçimli küçük havuzlarında yürümek ise serbest. Burada dikkat edilmesi gerekilen en önemli nokta, travertenlere girerken ayakkabı ve çorapların mutlaka çıkarılmış olması gerektiği.
Bin Yılların Şifalı Suları
Pamukkale’yi bu kadar baş döndürücü kılan özelliklerinden bir diğeri ise travertenlerin hemen yanı başında yükselen görkemli Hierapolis Antik Kenti. Bergama Kralı II. Eumenes, 2500 yıl önce Pamukkale Travertenlerin’in görkemine karşı koyamayıp antik kentin burada inşa edilmesine karar vermiş. Bölgeye ise Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Hiera’ya ithafen Hierapolis ismi verilmiş. Literatürde Kutsal Kent olarak da geçen ve UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Hierapolis, antik tiyatro, tapınaklar, anıtsal çeşmeler, mezarlar, agora ve gymnasium gibi yapılarıyla size kendinizi 2 bin yıl öncesinin kentinde yürüdüğünüzü hissettirecek kadar iyi durumda. Özellikle de Roma Dönemi’nde cehennemin girişi olduğuna inanılan Ploutonium hakkındaki efsanevi hikayeler, oldukça ilgi çekici.
Zamansız Deneyimler
Travertenlerin etrafında yükselen Hierapolis, bölgedeki termal sular nedeniyle yüzyıllar boyunca önemli bir şifa ve sağlık merkezi işlevi görmüş. Tarih boyunca Hierapolis’in termal sularının sunduğu şifanın ününü duyan yakın ve uzak coğrafyadan pek çok kişi, Hierapolis’e tedavi amacıyla gelip konaklıyormuş. Bu durum aradan yüzyıllar geçse de hiç değişmemiş. Hierapolis, günümüzde de sıkça sağlık ve güzellik amaçlı ziyaret ediliyor. Burada, binlerce yıl öncesinden kalma sütun ve mermerler arasında, Antik Havuz’da yüzmek, kesinlikle deneyimlenmesi gereken bir aktivite. Yaz kış sıcaklığı 36 derece olan Antik Havuz, Antik Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın burada yüzdüğü rivayet edildiği için Kleopatra Havuzu olarak da anılıyor. Ziyaretçilerine antik kalıntılar arasında yüzme olanağı sunan bu havuzun termal sularında şifa arayabilir, otantik ortamının tadını çıkarabilirsiniz.
Havuzdan Müzeye
Hierapolis’te görülmesi gereken diğer yapılar ise Antik Tiyatro ve Hierapolis Müzesi. Tiyatro, eşsiz mitolojik kabartmaları, görkemli sahne binası ve oturma basamakları ile şu anda Akdeniz havzası içinde, Roma Dönemi tiyatroları arasında önemli ve özgün bir yere sahip. Bu görkemli tiyatronun zirvesinde oturup; etrafı saran sessizlik içinde tüm bölgeyi saatlerce seyre dalmak oldukça tarifsiz bir his. Kutsal bir termal merkez olduğu zamanlarda çok sık ziyaret edilen Roma Hamamı ise günümüzde arkeoloji müzesi olarak kullanılıyor. Travertenden yapılmış blok taşlarla örülü tonozlu Roma Hamamı yapılarıyla çevrili Hierapolis Müzesi’nde, Hierapolis dışında Laodikeia ve Tripolis gibi ören yerlerindeki kazılardan çıkan eserleri de görmek mümkün.
- Nasıl Gidilir: Pamukkale’ye ulaşmak için İstanbul Havalimanı’ndan 1 saat 10 dakikalık uçuşla, haftanın her günü Denizli Çardak Havaalanı’na uçabilir ve sonrasında araç veya taksi kiralayabilir ya da servislerle 1 saat içerisinde Pamukkale’ye ulaşabilirsiniz.
- Mutlaka Yapın: Dinlendirici Pamukkale seyahatinize heyecan katmak isterseniz, antik şehir Hierapolis’i ve olağanüstü güzellikteki travertenleri kuşbakışı izlemek için yamaç paraşütü veya balon gezisi de yapabilirsiniz.
- Mutlaka Görün: Pamukkale’ye 15 km uzaklıkta bulunan ve Denizli’nin bir diğer önemli antik kenti olan, İncil’de adı geçen 7 Kiliseden biri olan Laodikeia Antik Kenti de bölgede görülecekler arasında.
- Mutlaka Edinin: Dokumalarıyla ünlü olan Pamukkale, pamuklu kumaştan doğal yöntemler ile yapılan Buldan beziyle tanınıyor. Buldan bezi, dokuma tekniği ve kullanılan boyalar nedeniyle sağlıklı, dayanıklı ve anti alerjik olmasıyla öne çıkıyor.
- Mutlaka Yiyin: Kuzu etiyle hazırlanan ve taş fırında pişirilen Denizli Kebabı, şehrin en ünlü yemeği. Ayrıca Gözler Lavanta Bahçelerinde odun ateşinde pişirilen gözlemeleri de tadabilirsiniz.
- Ve Unutmayın! Pamukkale’nin şifalı sularından daha fazla yararlanmak isterseniz antik kentin ve travertenlerin yakınında yer alan termal tesislerde konaklayabilir; masaj yaptırabilir ve termal sular ile çamur banyolarının keyfini çıkarabilirsiniz. Ayrıca Denizli’nin bir diğer ünlü kaplıcası Karahayıt Kaplıcaları’nı da deneyimleyebilirsiniz.