TR
  • English
  • Türkçe
  • فارسی
  • español, castellano
  • Français
  • русский язык
  • українська
  • العربية
  • Deutsch
  • Büyüleyici tarihi mekânları, eşsiz mutfağı, canlı kültür sanat sahnesi ve sayısız alışveriş seçeneğiyle İstanbul, yeryüzünün en etkileyici şehirlerinden biri. Türkiye’nin bu en ünlü metropolü, ziyaretçilerine her mevsimde bambaşka keşif olanakları sunarken; kış aylarında da canlı ritminden hiçbir şey kaybetmeyerek harika bir ‘city-break deneyimi’ için öncelikli destinasyon olmayı sürdürüyor. Gelin, birbirinden etkileyici yapılarla tarihi bir yolculuğa çıkmak, şehrin en yeni duraklarında buluşmak ve Michelin’li özgün lezzetlerini tatmak için İstanbul’u 48 saatte birlikte keşfedelim!

    Cuma – İstanbul’a Hoşgeldiniz!

    • Konforlu ve huzurlu konaklama
      İstanbul, nefes kesici Boğaz manzarası, tarihi yerlere yakın konumu ve lüks hizmetleriyle dikkat çeken bir konaklama zenginliğine sahip. Üstelik otellerin büyük bir bölümü, Global Sustainable Tourism Council (GSTC) Programı’ndan sürdürülebilirlik sertifikasına da sahip. Hem solo gezginlere hem de ailelere hitap eden bu otellerde konaklayarak harika bir spa-hamam deneyimi de yaşayabilirsiniz.  

    Cumartesi – Haydi Başlayalım! 

    • 08.00-10.00  – Güne en güzel başlangıç: Baş döndüren bir Türk kahvaltısı
      Türk kahvaltısı, zengin, doyurucu ve birbirinden lezzetli çeşitleriyle güne mutlu başlamanın en güzel yolu. Tarihi Yarımada’da İstanbul’un göz alıcı manzarasına sahip restoranlardan birinde kendinize “serpme” bir kahvaltı sipariş ettiğinizde masaya geleceklere inanamayabilirsiniz. Çünkü geleneksel Türk kahvaltısı dendiğinde sofralarda yerini öncelikle beyazından, tulum ve kaşarına, çökeleğinden mihaliçine kadar çeşit çeşit peynirler, ülkenin Marmara, Ege ve Kuzey Ege bölgesinden gelen yeşil ve siyah zeytin, taze salatalık, domates, biber ve yeşillikler ile bal, ev yapımı reçel ve kaymak alıyor. Bu sayısız çeşitlilikte kahvaltıların vazgeçilmezi olan; biber, domates ve yumurtayla yapılan ‘menemen’i de tatmayı unutmayın. Ve yanında da elbette şöyle ince belli çay bardağında sıcacık ve güzelce demlenmiş çay ve çıtır çıtır simit de çok iyi gidiyor. 
    • 10.00 – 14.00- Şehrin ortasındaki açıkhava müzesi: Tarihi Yarımada
      Kahvaltının ardından şehrin tarihi dokusuna tanıklık edebileceğiniz Tarihi Yarımada’yı keşfe çıkabilirsiniz. Görkemli ve nefesleri kesen güzellikteki Ayasofya, göz alıcı Sultanahmet Camii, mistik Yerebatan Sarnıcı ve bir zamanlar Osmanlı padişahlarını ağırlayan Topkapı Sarayı ile bahçesindeki İstanbul Arkeoloji Müzesi, bu açıkhava müzesinin incileri arasında. Burada görülecekler arasında, Ayasofya’ya birkaç dakika mesafede bulunan Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi de var. Çok sayıda tarihi restorana da sahip olan bölgede öğlen yemeği molası verebilir ve Sultanahmet köftesini tadabilirsiniz.
    • 14.00 – 16.00 – Yüzyıllardır konuklarına ‘alışveriş terapisi yapan’ Kapalıçarşı
      Sultanahmet’te öğle yemeğinin ardından yürüyüş mesafesinde bulunan Kapalıçarşı’nın renkli dünyasına dalabilirsiniz. Çarşı, halılardan seramiklere, takılardan çinilere şehrin en güzel hazinelerine ev sahipliği yapıyor. Bu zengin çarşıda kendi küçük keşfinizi yapabilir; kendinize ya da sevdiklerinize özel takı ya da objeler satın alabilirsiniz.  
    • 16.00-18.00- Boğaz'da günbatımı ayrı bir güzel
      Kapalıçarşı’dan sonra tramvaya binip Eminönü’ne ulaşabilir ve baharat kokuları eşliğinde rengârenk Mısır Çarşısı’nı keşfedebilirsiniz. Şifalı otlardan baharatlara, kuru meyvelerden lokuma; Türk mutfağının birçok ikonik lezzetini burada bir arada bulabilirsiniz. Mısır Çarşısı’nı turladıktan sonra beş dakikalık yürüme mesafesinde yer alan vapur iskelelerine yönelebilir ve her saat başı kalkan turlar ile uzun ya da kısa bir Boğaz turuna katılabilirsiniz. Yaklaşık bir buçuk saat süren kısa bir turda, Boğaziçi’nin göz alıcı manzarasına karşı gün batımının keyfini çıkarırken İstanbul’un iki yakasına denizden bakabilirsiniz. Tura katılmadan önce sahildeki nostaljik teknelerin sattığı balık ekmeğin tadına da bakabilirsiniz. 
    • 19.30 – 22.30 – Harika Türk mutfağı sizi karşılıyor
      Eşsiz Boğaz manzarasının ardından, İstanbul’da ilk gününüzü şehrin Michelin yıldızlı restoranlarından birinde harika bir akşam yemeğiyle taçlandırabilirsiniz. Oldukça zengin bir gastronomik panoramaya sahip İstanbul’da, gelenekleriyle gurur duyan, yenilikçi cesur şeflerin mutfağına konuk olabilir ve Türk şarapları eşliğinde unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz. 

    Pazar – ‘Hoşçakal!’ demeden önce yapacak çok şey var!

    • 10.00-14.00. – Pazar günü bir İstanbullu gibi yaşamak
      Şehirdeki ikinci gününüze Karaköy’ün ara sokaklarında, İstanbullular gibi çıtır çıtır simit, beyaz peynir ve çay ile kahvaltı ederek başlayabilirsiniz. Ardından, bohem kafeler ve sanat galerileri ile ünlü olan Karaköy'de keyifli bir yürüyüşe çıkabilirsiniz. Yol sizi eski bir liman olan, Karaköy’ün çekim merkezi Galataport İstanbul’a ulaştıracak. Sahil hattı boyunca birbirinden lüks restoran, kafe ve mağazaya ev sahipliği yapan bu modern vahada, kısa bir kahve molası verebilir ve Türkiye'nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olan İstanbul Modern’e ulaşabilirsiniz. Yıldız mimar Renzo Piano imzasını taşıyan İstanbul Modern’in beş katlı binası, en az içindeki eserler kadar etkileyici. Ardından aynı sahadaki İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde birbirinden güzel eserleri bir arada görebileceğiniz holleri gezebilirsiniz.
    • 14.00 – 18.30 – Şehrin tam kalbinde, Taksim’de görülecek çok şey var
      Karaköy’den Türkiye’nin ilk, dünyanın ikinci en eski metrosu olan tarihi Tünel ile İstiklal Caddesi’ne ulaşabilirsiniz. Bu noktadan yolun aşağısına doğru kıvrılıp İstanbul’un ikonik simgelerinden Galata Kulesi’ne tırmanabilir ve bu kadim şehre göklerden bakabilirsiniz. Tekrar İstiklal Caddesi’ne döndüğünüzde nostaljik kırmızı tramvayla ya da yürüyerek şehrin meşhur caddesi İstiklal’i keşfedebilirsiniz. Görkemli binalar, pasajlar, irili ufaklı dükkanlar, galeriler, kitabevleri, St. Antuan başta olmak üzere ikonik kiliseler ve daha neler neler… Sokak lezzetleriyle de ünlü olan İstanbul’da, cadde turu boyunca burnunuza bambaşka kokular da gelecek. Dumanı tüten kestaneden, nefis midye dolma ya da tavaya ve kokoreçe kadar pek çok sokak lezzeti burada tadılmayı bekliyor… 
    • 19.00 – 23.30 – İstanbullu gibi eğlenmek
      İstiklal Caddesi’ndeki yolculuğunuz Taksim Meydanı’nda sonlanacak. Burada sizi şehrin sanat mabetlerinden göz alıcı Atatürk Kültür Merkezi (AKM) bekliyor. AKM’nin 2040 kişilik seyirci kapasitesine sahip görkemli Opera Salonu’nda etkileyici bir gösteri ya da konser izleyebilirsiniz. Gösteriden sonra İstiklal Caddesi’ne geri dönüp caddenin meşhur meyhanelerinden birinde, meze-balık ve rakıyla akşamınızı lezzetli bir şekilde sonlandırabilirsiniz.