Binlerce yıl boyunca Anadolu topraklarından gelip geçen kadim medeniyetlerin ve farklı yaşam biçimlerinin izini taşıyan Türk el sanatları, Türkiye’nin en önemli sürdürülebilir kültürel miraslarından biri. Kilim dokumadan halıcılığa, ahşap oymadan seramiğe, çiniden minyatür ve ebruya kadar sayıları saymakla bitmeyen bu eserler Anadolu’nun kültürel kimliğinin önemli bir parçası.
Türk el sanatlarının en güzel örnekleri ise hemen her bölgede bambaşka şekillerde gelişerek ve usta-çırak ilişkisiyle nesilden nesle aktarılarak sürdürülebilirliğini koruyarak günümüze ulaşmış durumda. Gelin, Türkiye seyahatlerinizde gönlünüzü çelecek ve belki de evinizin en güzel köşesinde sergileyeceğiniz Türk el sanatlarının arkasındaki derin kültürel mirasa yakından bakalım…
El Emeği Göz Nuru Dokumalar
İpek, yün ve pamuk gibi doğal malzemelerle dokunan ve organik boyalarla renklendirilen Türk halıları, geçmişi dokuz bin yıl öncesine dayanan bir geleneğin ürünü. Anadolu’da özellikle annelerin kızlarına öğreterek geleceğe aktardığı halı dokumacılığının ilk örneklerine Çatalhöyük Neolitik Kenti’nde rastlanmış. Tezgâhlarda incecik iplerle büyük emekler sarf edilerek dokunan Anadolu halıları, günümüzde dünya çapında da büyük ilgi görüyor. Türkiye’de halı ve kilim denildiğinde akla gelen ilk yer ise Kapalıçarşı. İstanbul’da tarih kokan atmosferiyle turistlerin uğrak noktası olan bu çarşıda, Türkiye’nin her yerinden seçme halılar bulmak mümkün. Anadolu’nun çeşitli yörelerinden gelen bu el dokuması kilim ve halıların dokuları, motifleri ve renkleri de birbirinden oldukça farklı. Dünyanın en iyi dokumaları olarak bilinen Hereke halıları, yıldızlı ve madalyonlu motifleriyle dikkat çeken Uşak halıları, Kayseri’ye özgü, karmaşık desenleriyle dikkat çeken Bünyan halıları, Antalya’ da yaz boyunca tarlalara serilerek renkleri pastele dönüştürülen Döşemealtı kilim ve halıları, tribal işlemeleriyle ünlü Bergama halıları ve simetrik düğümleriyle bilinen Gördes kilimleri, Kapalıçarşı’da bulabileceğiniz çeşitlerden.
Türk Seramikleri: Geleneksel Çini Sanatı
Türkiye’nin UNESCO’ya Kayıtlı Somut Olmayan Kültürel Miras’larından biri olan çini sanatı, bir tür killi toprak ile yapılan ve çeşitli renk ve motiflerle süslenen, özgün bir alan. Türk kültürüyle özdeşleşen bu sanat, yüzyıllar boyunca hem eşyaları hem de binaların iç ve dış cephelerini süslemiş. İstanbul’daki Sultanahmet Camii, çini işlemelerin görülebileceği önemli yapılardan. İhtişamlı yapı, ev sahipliği yaptığı 20 bin çini dolayısıyla “Blue Mosque” olarak da anılıyor. Her dönemde kendine has bir şekil alan çinicilik, diğer Türk sanatlarında yaygın olarak görüldüğü gibi usta-çırak ilişkisiyle yeni nesillere aktarılıyor. Türkiye’de çini sanatının ön plana çıktığı merkezler ise İznik ve Kütahya. Hem geleneksel hem de çağdaş tarzda yapılmış en güzel İznik ve Kütahya çinilerini, bu şehirlerde bulabileceğiniz gibi Kapalıçarşı’da da bulabilirsiniz. Birbirinden güzel vazolar, sürahiler, fincanlar ve çok daha fazlası, zengin renk, model ve desen seçenekleriyle ziyaretçilerini bekliyor.
Parıldayan Zarafet: Bakır İşçiliği
Türkiye gezinizden hediyelik/hatıra eşya olarak satın alabileceğiniz nesnelerden biri de bakır ürünler. Zira Türkiye, bakırcılığın dünya üzerindeki en önemli merkezleri arasında. Bakır işçiliğinde, silah ve alet yapımında kullanılan ilk maden olan bakır dövülerek şekillendiriliyor. Sonrasında ise dövülen bakırdan çeşitli mutfak ve süs aletleri imal ediliyor. Bakırcı ustalarının ürettiği tencerelerden kahve takımlarına, tepsilerden sürahilere çeşitli ürünler, estetik desenleriyle görenleri büyülüyor. Bakır işçiliğinin en güzel örneklerini, gastronomisiyle UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olan Gaziantep’in meşhur Bakırcılar Çarşısı’nda bulabilirsiniz. Cezve, tava ve tencerelerle daha birçok irili ufaklı bakır ev aletini alabileceğiniz Tarihi Bakırcılar Çarşısı'nda bakıra hayat veren bakır ustalarının çalışmalarını da yerinde görebilirsiniz.